Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır: “Biz insanı en güzel
biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik. Ancak iman edip
yararlı işler yapanlar müstesna! Onlar için kesintisiz bir ödül vardır.”[1]
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Allah’ı
Rab, İslâm’ı din, Muhammed’i peygamber olarak gönülden benimseyen kimse imanın
tadını almış olur.”[2]
Yerlerin
ve göklerin yegâne sahibi olan Yüce Allah, insanı mükemmel biçimde
yaratmıştır. Ona, doğru ile yanlışı ayırt etmeye yarayan bir akıl ve iyilik
yolunda rehberlik eden bir vicdan vermiştir. Güçlü, bilinçli, irade ve sorumluluk sahibi bir varlık olarak insan, kâinatın
gözbebeğidir.
İnsanı
yoktan var eden, onu yediren, içiren,
doyuran, koruyan Allah Teâlâ’nın
ondan istediği ise iman etmesi ve güzel işler yapmasıdır. İnsanın var oluş
sebebi, bir kul olarak emaneti yüklenip dünyayı insanlık için huzurlu, adil ve yaşanabilir bir yuva kılmaktır.
İnsanoğlu
son derece üstün niteliklere, ayrıcalıklı güç ve yeteneklere sahiptir. Bunlar
sayesinde iyiliğe niyet edip hayatı iyi yönde idare edebilir. Ama kötülüğü
isteyip dünyaya zulüm de yayabilir. Sabırlı, azimli, fedakâr, barışçıl ve adil
tavırlarıyla mutlu bir dünya inşa edebileceği gibi cahil, bencil, hırslı,
aceleci ve nankör tutumu yüzünden kendini ve çevresini tehlikeye de atabilir.
Bu
yüzden Rabbimiz, insanı hiçbir zaman başıboş bırakmamıştır. Yarattıktan sonra
kenara çekilip, dünyayı kendi
haline terk etmemiştir. O her an görür, gözetir, yönetir. Rabbimiz, insanın
hayatta yalnız, nimetsiz ve yardımsız kalmasına izin vermemiştir. O her an
yanımızda, şah damarımızdan daha
yakınımızdadır. Cenâb-ı Hakkın bizlere en büyük desteği ise peygamberi ve kitabı
aracılığıyla yol göstermesidir.
Allah’ın
insanlığa rehber, hayat ışığı ve kurtuluş kaynağı olarak gönderdiği, akıl
sahiplerini peygamberimizin getirdiği bu kurtuluş reçetesini kabule davet eden
ilâhî kanuna din denir. Din, ilk insanla birlikte var olmuş ve son güne kadar da var
olacaktır. Bu cuma vakti, bu mübarek mescitte buluşan müminler olarak hepimiz
biliyoruz ki, “Kuşkusuz Allah katında din İslâm’dır.”[3] Kıyamete kadar bütün insanlık, Sevgili Peygamberimize ümmet olmakla, onun
davetine icabet etmekle mükelleftir. Zira “Kim İslâm’dan başka bir din arama
çabası içine girerse,
bilsin ki bu kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o âhirette ziyan edenlerden
olacaktır.”[4]
İnsanın
sorularına cevap alabileceği, sorunlarına çözüm bulabileceği en sağlam bilgi
kaynağı dindir. Dinin davetine uyarak iman eden kimse, hayatının en doğru kararını
vermiştir. Müslüman olmuş, şeref bulmuştur. Herhangi bir zorlama olmadan, kendi
tercih ve arzusuyla Allah’a yönelmiştir. İçten bir bağlılıkla O’nun emir ve
yasaklarını kabul etmiştir. Artık ondan, bu imanın gereklerini yerine
getirmesi, mümince yaşaması beklenir.
İslâm, eşsiz bir
inanç ve ahlak sistemidir. diyerek kelime-i şehâdet getirmek, dünya ve ahiret
için inanç, umut ve mutluluk kapılarını açmaktır. Bu kapıdan geçen kimse, düzen
ve itinayla namazını kılar. Namaz ki dinimizin direği, kalbimizin nurudur. Aşk
ve sabırla orucunu tutar. Oruç ki nefsin ve şeytanın esiri olmaktan bizi
koruyan kalkandır. İhlas ve keremle zekâtını verir. Zekât ki geçici dünya
malını, ebedi kazanca ve kardeşliğe dönüştüren köprüdür. Sadakat ve
teslimiyetle haccını eda eder. Hac ki Kâbe’nin eteğinde insanı kendisiyle ve
diğer mümin yüreklerle buluşturan mukaddes yolculuktur.
İslâm’da ibadetin amacı, insanın
kendisiyle, Rabbiyle ve diğer bütün varlıklarla sağlıklı bir iletişim kurmasını
sağlamaktır. Bu sebeple her bir ibadet, güzel ahlâk ile tamamlanmayı bekler.
Müslümanca bir hayat ibadetlere olduğu gibi ahlâkî ilkelere de sahip çıkmakla
yaşanır. Hakkı korumak ve zulme izin vermemek, merhameti yaşatmak ve şiddete
engel olmak, Müslüman olmanın vazgeçilmez gereğidir. Adalet, dürüstlük, tevazu
ve cömertlikle hayata bereket katmak, Müslüman’ın asli kişiliğidir. Unutmayalım
ki, aklını hakka, kalbini hayra, imkânlarını yararlı işlere bağlayanlar, imanın
gereğini yerine getirmiş olur.
[1] Tîn, 95/4-6.
[2] Müslim, Îmân, 56.
[3] Âl-i İmrân, 3/19.
[4] Âl-i İmran, 3/85.
Kaynak: http://www2. diyanet.gov.tr/ dinhizmetlerigenelmudurlugu/ sayfalar/hutbelerlistesi.aspx
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder