Ama öğretmenim ben sayıları sevmem ki. Hem yapamam matematiği...Böyle demiştim öğretmenime, bize matematiğin kolay olduğunu söylediğinde. Sonra sözlerine, robotların, bilgisayardaki kodların ve hatta uzaydaki uyduların kapılarının bile matematikle açıldığını eklemişti öğretmenim.
Bir başka derse elinde kocaman bir kutu ile gelmişti. Matematiği en çok sevenin bugünkü hediyesi bu kutudaydı. Üç soru soracağım, demişti. Aranızdan bir kazanan çıkacak. Kurallarımız çok basit, soruların hepsini bilen oyunun galibi olacak diye de eklemişti.
İlk soru çok basitti. Neden mi? Çünkü herkes bildi. Sıra ikinci soruya geldi. Bu soru biraz zordu. Arkadaşlarımın çoğu elenmişti. Son soruya sadece üç kişi geçmişti. Biri bendim, biri Mustafa, diğeri de Zeynep’ti.
Öğretmenim büyük bir heyecanla son soruyu sordu. Problem ilk başta oldukça zor göründü. Nasıl çözeceğim diye düşünürken aklıma öğretmenimin sözü geldi. Kodların, robotların ve hatta uzayın temeli matematikti. Yapılacaklar basitti aslında. Sayılar önce toplanacak sonra da bölünecekti. Soruyu hızlıca çözdüm. Sonunda birinci ben olmuştum.
Öğretmenim de çok sevindi. Senin matematiği başaracağını biliyordum, dedi. O gün sürpriz hediyeyi kazandım. Ama çok daha önemli bir şeyi öğrendim. Matematik çok eğlenceli ve basitti. En önemli kural onu sevmekti. Bana bunu gösteren de öğretmenimdi.
Kaynak: Diyanet Çocuk Dergisi, Kasım 2020, 24. s.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder