Featured post

e-Devlet Nedir, Ne İşe Yarar?

e-Devlet, kamu yönetiminde bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımıdır. e-Devlet kavramının idari boyutu kamu kurum ve kuruluşları ve ye...

Ay'da Mahsur Kalan Kedi

    Miyavv miyav miyav… Ah! Özür dilerim. Bir an, bir insan ile konuştuğumu unuttum. Alışkanlık işte, alışmışım arkadaşlarımla miyav miyav diye konuşmaya. Aslında sadece insanlarla konuşurken değil, kedilerle konuşurken de unutuyorum bazen nasıl konuşmam gerektiğini. Onlara kedi dilinde “Nasılsın?” anlamına gelen “Mır miy miyav?” yerine, insan dilindeki gibi nasılsın diye soruyorum ve ne dediğimi anlamıyorlar. Neyse ki hemen hatırlıyor ve durumu düzeltiyorum. Övünmek gibi olmasın ama bu da iki dil bilmekten kaynaklanıyor. Tamam tamam farkındayım lafı uzattım. Daha fazla uzatmadan, Dünya’dan Ay’a uzanan hikâyemi anlatayım sana…
    Başlamadan önce şu başta veremediğim selamımı vereyim; Merhaba, ben Kedi Kendi. Evet evet yanlış duymadın, ismim Kendi. Bunun sebebi aslında biraz kendi hâlinde olmayı sevmem ile alakalı. Yani tabii ki de her kedi gibi ben de arkadaşlarımla gezerim, oynarım, yemek ararım, fare kovalarım ama çoğu zaman kendi hâlimde olurum ve bunu yapmayı çok severim. Hele de akşamları şöyle tek başıma sessizlikte Ay’ı izlemeye bayılırım. İşte yine bir gün Ay’ı izlerken Kedi Kendi olarak kendi kendime şöyle dedim: “Neden oraya gitmiyorum?”
    Yok artık, bir kedi Ay’a nasıl gider diyorsan sen kedileri daha tanımıyorsun demektir. Bizler kafamıza koyduğumuzu mutlaka yaparız. Hatta patimizden geleni ardımıza koymayız. Evet, neden oraya gitmiyorum dediğimin ertesi günü, Ay’a ilk pati basan kedi olmuştum bile. Bunu da bir gün, beraber hamsi yerken tanıştığım Leylek Pırpır ile yaptım. Pırpır’a beni Ay’a götürebilmesinin mümkün olup olmadığını sorduğumda “Ne var ki istersen ayda bir bile götürürüm seni Ay’a.” deyince hemen hazırlıklara başlamıştım bile.
    Hazırlıkları bitirir bitirmez Pırpır ile Ay’a yolculuğa çıktık. Saatler, hatta günler süren yolculuğun sonunda Ay’a iniş yaptık. Pırpır daha önce de geldiği için hiç heyecanlı değildi. Hatta hiç durmadı, hemen geri döndü. Ben ise Ay’a ilk pati basan kedi olmanın heyecanı ile akşama kadar gezdim, dolaştım Ay’da
    Akşam oldu hava kararmadı. Her yer aydınlık, her şey güzeldi fakat bir sorun vardı. Daha doğrusu bir soru; “Burada yiyecek bir şeyler var mı?” İşte bu soruyu sorduğumda iş işten geçmişti. Üstelik Leylek Pırpır’dan geri dönüş biletimi almayı da unutmuştum. Yiyecek yemek de yoktu. Peki ne olacaktı şimdi?
    Önce Ay’ı sonra yiyecek olmadığını keşfettiğimin ertesi akşamı çaresizce beklerken bir ses duydum. İlk başta açlıktan midemin gurultusu sandım ama değilmiş. Ay’a gelen astronotlarmış. Beni görünce şaşırdılar, aç olduğumu söyleyince hemen kendileri için getirdikleri sütten ikram ettiler. Ardından onlara tüm olan biteni, burada mahsur kaldığımı söyledim. Beni yanlarına aldılar ve beraber Dünya’ya döndük.
     Ay’a ilk pati basan kedi unvanını aldım ama bundan daha ilginç bir şey vardı ki o da Ay’da ilk mahsur kalan kedi olmamdı. Çünkü kediler genelde ağaçta mahsur kalır ve itfaiye ile kurtarılırlar. Ben ise Ay’da mahsur kaldım ve uzay aracı ile astronotlar tarafından kurtarıldım. Dünya’da, yine her zamanki yerimde Ay’ı izlerken bu Ay maceramı hatırlıyorum hep.


Kaynak: Diyanet Çocuk Dergisi, Kasım 2021/25

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


İnsan hayatının tüm renklerini bir araya getirmeyi amaçlayan Hayata Dokunmalı, sizler için en güzel ve yararlı içerikler sunuyor. Siz de bize içerik önerebilir, hatta site yazarı olabilirsiniz. Bunun için bizimle iletişime geçmeniz yeterlidir.