Yüce Rabbimizin insanoğluna lütfettiği
en kıymetli nimetlerden biri aile olmaktır. Zira aile güvendir, dayanaktır, sığınaktır.
İyilikte yardımlaşmak, el birliğiyle kötülüğe engel olmaktır. Aile aynı zamanda
insanı geleceğe hazırlayan en önemli kurumdur. İnsan ilk eğitimini ailesinden
alır. Karakteri aile ocağında şekillenir. Sevgiyi, saygıyı, dürüstlüğü önce
anne babasından öğrenir.
Ailede anne ile birlikte babaya da önemli görevler
düşmektedir. Babanın sorumluluğu ailesinin maddi ihtiyaçlarını karşılamaktan
ibaret değildir. Merhamet eğitimi almış, güzel ahlakla donanmış, değerlerini
benimsemiş bir nesil yetiştirmek her babanın öncelikli sorumluluğudur. Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Bir
baba çocuğuna güzel ahlâktan daha değerli bir miras bırakmış olamaz.”[1]
Baba olmak, Hz. Nuh misali
evladının imanla şereflenmesi için gayret göstermektir. Onun dünya ve ahiret saadetini
kazanması için çırpınmaktır. Hz. Nuh, tevhit gemisine binmeyi reddeden oğluna
son bir umutla şöyle seslenmişti: “…Haydi
yavrum gel, sen de bizimle birlikte gemiye bin, kâfirlerle beraber olma!”[2]
Baba olmak, Hz. İbrahim misali duayı
dilinden düşürmemektir. İtaatkâr bir kul olabilmek için Allah’a sığınmaktır. Salih
bir nesil için O’na yalvarmaktır. Nitekim İbrahim (a.s) Rabbine şöyle niyaz
etmişti: “Ey Rabbimiz!
Bizi sana teslim olanlardan eyle, soyumuzdan da sana teslim olacak bir ümmet
çıkar. Bize ibadet usullerimizi göster, tövbemizi kabul et. Şüphesiz tövbeleri
kabul eden, merhameti bol olan yalnız sensin.”[3] “Rabbim! Beni ve
soyumdan gelecek olanları namaza devam edenlerden eyle! Ey Rabbimiz, duamı
kabul eyle!”[4]
Baba olmak, Hz. Yakup gibi zorluklar
karşısında metanetini korumaktır. Ne kadar ağır olursa olsun dünya imtihanını
sabır ve tevekkülle karşılamaktır. Evladına daima sevgiyi, merhameti, adaleti
ve şefkati aşılamaktır. Yanlış yaptıklarında onları uyarmak ama hiçbir zaman
onlardan ümidini kesmemektir. Hz. Yakup, kıskançlıkları sebebiyle kardeşleri Hz.
Yusuf’u kuyuya atan çocuklarına şöyle seslenmiştir: “…Hayır! Nefsiniz sizi kötü bir iş yapmaya sürüklemiş; artık
bana düşen güzelce sabretmektir. Anlattığınız şeyler karşısında, bana yardım
edecek olan ise ancak Allah’tır.”[5]
Baba olmak, Hz. Lokman gibi evladına
şefkatle öğüt vermektir. Ona doğruyu ve yanlışı, haramı ve helali öğretmektir. Hz.
Lokman, oğluna şu güzel nasihatlerde bulunmuştur: “Yavrucuğum! Allah’a ortak koşma; çünkü O’na ortak koşmak elbette
büyük bir zulümdür.” “Yavrucuğum, namazını özenle kıl, iyiliği emret,
kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelen musibetlere sabret.” “Gurura
kapılarak insanlara burun kıvırma, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; unutma ki
Allah gurura kapılıp kendini beğenen hiç kimseyi sevmez.” “Yürüyüşünde ölçülü
ol, sesini de yükseltme…”[6]
Baba olmak, âlemlere rahmet olarak
gönderilen Peygamberimizin sünnetinin izinde yürümektir. Allah Resûlü (s.a.s),
örnek bir aile babasıydı. Çocukları arasında hiçbir ayrım yapmazdı. Kızı Fatıma’yı
görünce ayağa kalkar, elinden tutar, şefkatle öper ve kendi yerine oturturdu.[7]
O sadece kendi yavrularına değil bütün çocuklara anlayışlı davranırdı.
Peygamberimizin terbiyesinde büyüyen Hz. Enes, Resûl-i Ekrem’den şöyle
bahseder: “Resûlullah’a on
sene hizmet ettim. Vallahi bana bir kez olsun ‘Öf!’ bile demedi.”[8]
Çocuklarımız bizden ilgi ve şefkat bekler. Yanımızda değerli
olduklarını hissetmek ister. Hayatı öğrenirken, kendilerine rehberlik edecek
pusula, sığınacakları liman olmamızı arzu eder. Öyleyse günlük hayatın
koşuşturması ve geçim telaşı içinde çocuklarımızı ihmal etmeyelim. Dinine,
vatanına ve bütün insanlığa faydalı nesiller yetiştirmek için her türlü fedakârlığı
gösterelim. Yavrularımızı sevgimizden, ilgimizden ve duamızdan mahrum
bırakmayalım.
[1] Tirmizî,
Birr, 33.
[2] Hûd,
11/42.
[3] Bakara,
2/128.
[4] İbrâhim, 14/40.
[5] Yûsuf, 12/18.
[6] Lokmân, 31/13, 17-19.
[7] Ebû Dâvûd, Edeb, 143, 144.
[8] Müslim, Fedâil, 51.
Kaynak: http://www2. diyanet.gov.tr/ dinhizmetlerigenelmudurlugu/ sayfalar/hutbelerlistesi.aspx