Kış mevsimi kendini belli etmeye başlamıştı. Göçmen kuşların göçme vaktiydi.
Hızlı Kanat kırlangıçlara haber ulaştırdı.
- Hazırlanın göç başlıyor!
Kırlangıç sürüsü sıcak ülkelere doğru yola çıktı. Havada süzülerek göçerlerken
beklemedikleri bir fırtınaya yakalandılar. Hemen aşağıdaki karaçam ormanına sığındılar.
Sert rüzgâr hepsini bitkin düşürmüştü. Yaşlı bilge kırlangıç, ormana sığınan kırlangıçlara
seslendi:
- Şimdiye dek böyle zorlu bir fırtına görmedim. Kanatları incinenler sıcak ülkelere kadar
uçamazlar. Onları bırakamayız. Kışı ormanın yakınındaki şu kasabada geçirmeliyiz.
Feşmekân kasabasına doğru uçtular. Evlerin çatılarına, uygun yerlere konarak yuva
yapmaya başladılar. Lapa lapa yağan kar her yeri beyaza bürüdü. Yaşlı kuşlar her yeri
kaplayan karda nasıl yiyecek bulacaklarını düşünüyorlardı. İnsanlar soğuk günlerde kuşları
unutmaz, pencere kenarlarına ekmek kırıntısı, bahçelere buğday serperler diye ümit
ediyorlardı. Ama bekledikleri gibi olmadı.
-Ne garip bir yer burası, insanlar gökyüzüne bakmıyorlar mı hiç, dedi
kırlangıçlardan biri.
- Kasaba halkı yiyeceklerini neden bizimle paylaşmıyor, diye sızlanmaya başladı kuşlar.
Neşeli Kırlangıç ise iyilerin sayısının kötülerden fazla olduğuna inanır, ümitsiz olmayı
sevmezdi.
- Kışın kırlangıç görmeye kimse alışık değildir. Onlara burada olduğumuzu göstermemiz
lazım, dedi.
- Hoşlanacakları şeyler verelim onlara, ne dersiniz, dedi heyecanla Tepeli Tüy. Tepesinde
uzun tüyleri olan tek kırlangıçtı. Ayrıca ilginç fikirleri de vardı. Mesela güzel kokulu kış
bitkilerinin yapraklarını götürelim pencerelere, dedi.
- Ormandan kardelen çiçekleri getirebilirim, dedi Hızlı Kanat.
- Kanadım kırık, uçamam ama güzel şarkılar söylerim dedi Şakıyan Kanat.
Bilge kırlangıcın keyfi yerine geldi, gözleri mutlulukla parıldadı. Hemen işe koyuldular.
Kimi pencere önlerine ıtır dalları bıraktı. Kimi kardelenleri, kimi defne yapraklarını, kimi
şifalı otları, kimi de kekikleri, mercan köşklerini bıraktı.
Birer ikişer evlerin kapıları, pencereleri açıldı. Etraftan güzel kokular geliyordu. Sonunda
kasabalı, kırlangıçları fark etti. Çocuklar kırlangıç yuvalarına, pencerelerine birer avuç
buğday bıraktı. Herkes çoktandır yapmayı unuttukları iyilikleri hatırladı.
-Dedelerimiz kış günleri gelince ormandaki hayvanlar aç kalmasın diye ormana yiyecekler
bırakırlardı. Nasıl da unuttuk bu güzellikleri, diye hayıflandılar.
Feşmekân kasabasının adı o kış mevsiminden sonra Kuşmekân kasabası olarak bilinir oldu.