İslâm dini, insanın özünde var olan duyguları, Allah Teâlâ’nın
belirlediği ilkeler doğrultusunda iyiye yönlendirmeyi hedefler. İnsanın fena ve
çirkin olan söz ve fiillerden sakınması, kötülükleri terk edip iyiliklere
sarılması için evrensel ilkeler getirir. İnsanı hem Yüce Yaratan’ın rızasına
yönlendiren hem de toplumsal hayatta ilişkilerini düzenleyen bu ilkelerin
başında vicdan, rahmet ve utanma duygusunu içinde barındıran hayâ gelir.
Hayâ; kişinin
mahremiyet sınırlarını bilmesini sağlayan ve onu hayra yönelten fıtri bir
duygudur. Allah’ın sevdiği bu üstün meziyet, imanın süsü olup insanın mayasında
var olan temel bir vasıftır. Müminleri günahlardan koruyan en etkili kalkandır.
Hayâ duygusu, inanan gönülleri sevgi, saygı ve güvenle doldurur; aşırılıkların
önüne geçerek huzurlu bir toplum oluşturur. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bir
hadislerinde şöyle buyurur: “Öteden beri insanların
peygamberlerden öğrenegeldiği bir söz vardır: Utanmıyorsan dilediğini yap!”[1]
Kur’an-ı Kerim’de “Onlar ki, namuslarını
muhafaza ederler”[2]
buyuran Yüce Rabbimiz, iffetli
bir hayatı, insanı ebedi kurtuluşa ulaştıracak en değerli vasıflar arasında
sayar. “Mümin erkeklere
söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, iffetlerini korusunlar”[3] emrinin hemen
ardından “Mümin kadınlara da söyle, gözlerini
haramdan sakınsınlar, iffetlerini korusunlar”[4] buyurur. Cenâb-ı
Hak katında erkek-kadın bütün müminler
haramdan uzak durmak ve iffetli olmakla sorumludur.
Toplumların cahiliye
karanlığında ahlâki ve manevi değerleri kaybettiği bir ortamda Peygamber
Efendimiz, insanları ısrarla iffetli bir hayata teşvik etmiştir. Nübüvvetten
sonra da imanın hayâ ile kopmaz bir bağı olduğuna işaret ederek “İslâm
ahlâkının özü hayâdır” [5] buyurmuştur. Allah Resûlü (s.a.s)’in
ifadesiyle “Hayâ, ancak hayır getirir.” [6]
Yüce
Dinimiz İslam, bir yandan iffet ve hayâyı öğütlerken diğer yandan bu erdemleri
çiğneyen zinayı haram kılar. Çünkü İslam’a göre evlilik dışı ve nikâhsız
birliktelik demek olan zina, dinin büyük günah saydığı, aklın yanlış bulduğu ve
ahlâkın çirkin gördüğü bir fiildir. İnsanın fıtratına aykırı davranması, onur
ve haysiyetini zedelemesidir. Zina, değersizlik duygusu yaşatarak şefkat ve
muhabbet bağlarını koparır. İnsanlar arasına güvensizlik, kin ve nefret
tohumları ekerek toplumun manevi ve ahlâki değerlerini kökünden sarsar.
Allah’ın koymuş olduğu bütün emir ve yasakların birçok hikmeti
vardır. İffetli olma emrinin ve zina yasağının en önemli hikmeti ise ailenin
korunmasıdır. Zira evlilik dışı birliktelikler bir yandan aile kurumunun
çöküşüne sebep olurken diğer yandan da temiz nesillerin varlığını tehdit
etmektedir.
Hayâ
ve iffetten mahrum kalmak bir insan için felakettir. Kişiyi Rabbinin rızasından uzaklaştıran, azaba yaklaştıran ve ebedi
hüsrana sürükleyen acı bir durumdur. Bu sebeple İslam, sadece zinayı
değil ona götüren davranışları da yasaklamıştır. Küçük bile görünse, ahlâka
aykırı adımlardan kaçınılmadığı müddetçe harama sürüklenmek mümkündür. Yüce Rabbimiz bizleri şöyle uyarmaktadır: “Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son
derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.”[7]
Dinimizin belirlediği
sınırlara uyarak günahlardan titizlikle kaçınalım. Ahlâki yozlaşmaya sebep
olacak en küçük bir yanlışa bile fırsat vermeyelim. Takva elbisesine bürünüp
hayâ ve iffeti kuşanalım. Bu can, bu mal ve bu bedenin bizlere emanet olarak
verildiğini ve bu nimetlerden hesaba çekileceğimizi aklımızdan çıkarmayalım. Dünyanın
aldatıcı renklerine, geçici heveslerine kanmayalım. Vahyin yolundan giden,
imanın gereğini yerine getiren bir müminin izzet sahibi olacağını, hevâ ve
hevesinin peşinden koşanların ise zillete düşeceğini asla unutmayalım.
[1] Buhârî, Edeb, 78.
[2] Mü’minûn, 23/5.
[3] Nûr, 24/30.
[4] Nûr, 24/31.
[5] İbn Mâce, Zühd, 17.
[6] Buhârî, Edeb, 77.
[7] İsrâ, 17/32.
Kaynak: http://www2. diyanet.gov.tr/ dinhizmetlerigenelmudurlugu/ sayfalar/hutbelerlistesi.aspx