Featured post

e-Devlet Nedir, Ne İşe Yarar?

e-Devlet, kamu yönetiminde bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımıdır. e-Devlet kavramının idari boyutu kamu kurum ve kuruluşları ve ye...

Kur'an ve Sünnet Bir Bütündür


 Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle ve iyi kimselerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır!”[1]
 Resûl-i Ekrem (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Sözün en güzeli Allah’ın kitabıdır. Rehberliğin en güzeli ise Muhammed’in rehberliğidir.”[2]
İnsanoğluna karşı çok merhametli olan Rabbimiz, onu dünya hayatında yalnız ve desteksiz bırakmamıştır. Kullarına doğru yolu göstermek üzere peygamberler göndermiş, hidayet rehberi kitaplar indirmiştir. İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem ile başlayan peygamberlik vazifesi hâtemü’l-enbiyâ Muhammed Mustafa (s.a.s) ile sona ermiştir. Hz. Âdem ile başlayan ilâhî mesaj, Peygamberimize indirilen Kur’an-ı Kerim’le taçlanmıştır.
Kur’an-ı Kerim, Allah tarafından bütün insanlığa gönderilen son ilâhî hitaptır. Cenâb-ı Hakkın sözü, kelâmıdır. Okunması ibadet olan Kitâp’tır. Hak ile bâtılı, doğru ile yanlışı, helal ile haramı birbirinden ayıran Furkân’dır. Ruha ve bedene şifa, ahlâkî hastalıkları tedavi eden devadır. Dünya ve ahiret mutluluğunun yollarını gösteren hüdâdır. İnsana yaratılış gayesini hatırlatan Zikir’dir.

Sünnet, Sevgili Peygamberimizin hayat tarzı, sözleri, fiilleri ve onaylarıdır. Kur’an, bize imanı ve yalnızca Allah’a kul olmayı emretmiş; sünnet, imanın hakikatlerini öğretmiştir. Kur’an, bize imanımızın gereği olan ibadetleri emretmiş; sünnet, bu ibadetleri nasıl yapacağımızı göstermiştir. Kur’an, bize güzel ahlâkı emretmiş; sünnet ise erdemli bir hayata model olmuştur.
Peygamber Efendimiz (s.a.s), âlemlerin Rabbinden aldığı vahyi insanlara hem tebliğ etmiş hem de açıklamıştır. Onun güzide yaşantısı, Allah’ın rızasına uygun yaşayan iyi bir Müslüman olmak için önümüzdeki en güzel örnektir. Şu geçici dünyada ve kalıcı ahiret yurdunda huzura ermek istiyorsak, tek çaremiz Peygamberimizin sünnetine uymak, onun gibi yaşamaya, onun gibi düşünmeye ve onun gibi davranmaya çalışmaktır. Kur’an-ı Kerim’de bu durum şöyle ifade edilmiştir: “Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.”[3]
Resûl-i Ekrem Efendimiz, O’na peygamberlik görevi veren Rabbimizin kontrolü altında yaşamış, bir insan olarak kimi zaman en küçük bir hata işlediğinde bile Rabbimiz tarafından hemen uyarılmıştır. Kur’an’ın ifadesiyle Peygamberimiz (s.a.s) asla heva ve hevesine göre konuşmamış, vahye uymuştur.[4] Ashâb-ı kirâm onun mübarek sözlerini ve davranışlarını büyük bir dikkatle izlemiş ve derin bir hassasiyetle genç kuşaklara aktarmıştır.
Kur’an ve sünnet ayrılmaz bir bütündür. Dinimizin esasını teşkil eden Kur’an’ı, Peygamberimizin sünnetinden ayrı düşünmek imkânsızdır. Kur’an ile sünnet arasına mesafe koymak, “Kur’an bize yeter” diyerek sünnetin dindeki yerini hafife almak, Peygamberimizden bize ulaşan sahih bilgi hakkında şüphe uyandırmak, iyi niyetten uzak büyük bir vebaldir. Zira Kur’an’a iman eden Müslüman toplumların geleneği sünnet ile yoğrulmuş, İslam medeniyetinin temelleri Kur’an ve sünnet üzerine kurulmuştur. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s) Veda Hutbesi’nde şöyle buyurmuştur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.”[5]
O halde Yüce Kitabımız Kur’an’a sımsıkı sarılalım ve onun emri üzerine Sevgili Peygamberimizin sünnetine uyalım. Dinimizi en doğru şekilde öğrenme ve yaşama konusunda Kur’an’ın rehberliğinden ve sünnetin izinden ayrılmayalım. Kur’an ve sünneti birbirinden ayırarak din istismarına kapı aralayanlara, şöhret ve çıkar devşirmeye çalışanlara karşı uyanık olalım. Sünneti bugünlere taşıyan hadis külliyatımızın güvenilir olmadığını iddia eden bir zihniyete asla itibar etmeyelim. Sahih sünneti Peygamberimize ait olmayan sözler ve hurafelerle istismar edenlere karşı da uyanık olalım. Allah’ın kitabı Kur’an’la, Peygamberimizin nezih sünnetiyle hayatını şekillendiren evlatlar yetiştirmek için gayret sarf edelim.



[1] Nisâ, 4/69.
[2] Nesâî, Îdeyn, 22.
[3] Ahzâb, 33/21.
[4] Necm, 53/3-4.
[5] Muvatta’, Kader, 3.

Kaynak: http://www2.diyanet.gov.tr/dinhizmetlerigenelmudurlugu/sayfalar/hutbelerlistesi.aspx



Müslüman: Hayırlı Komşudur

Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:Allah’a kulluk edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın. Allah kendini beğenen ve böbürlenip duran kimseyi asla sevmez.”[1]
Resûl-i Ekrem (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Allah katında komşuların en hayırlısı, komşusuna en güzel davranandır.”[2]
Komşuluk, sosyal hayatımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Komşularımız, her gün karşılaştığımız, huzur ve güven veren selamına alıştığımız, ihtiyaç duyduğumuzda yanı başımızda bulduğumuz insanlardır. Köyümüzün, mahallemizin, ilçemizin, şehrimizin ve ülkemizin de komşuları vardır. Her türlü komşuluk ilişkisinde esas olan ise, hakkaniyet, nezaket, saygı ve merhamettir. Ahlakî erdemlere sahip, insanî değerlere saygılı, komşusunun şeref ve haysiyetini koruyan bir komşu, dünya hayatının en büyük nimetlerinden birisidir.
Komşuların birbiri üzerinde öyle çok hakkı vardır ki, Sevgili Peygamberimiz “Cebrâil, bana komşu hakkından o kadar çok bahsetti ki, neredeyse komşuyu komşuya mirasçı yapacak zannettim”[3] buyurur. Komşuya iyilik yapmak ve güzel davranmak, Peygamberimizin ifadesiyle, mümin olmanın gereğidir.[4]
Mümin, imanından aldığı olgunlukla, komşusunu yalnız ve yardımsız bırakmaz. Maddi ya da manevi her türlü ihtiyacında komşusuna destek olur. Öyle ki, mümin bir kadın, yemek yaparken bile çorbanın suyunu biraz fazla koyarak komşusunu gözetmenin Peygamber tavsiyesi olduğunu bilir. Acı tatlı gününü paylaşmak, hastalandığında ziyaret edip, öldüğünde cenazesinde bulunmak, aile fertlerine sahip çıkmak her müminin komşuluk vazifesidir.  
Ne hazin bir durumdur ki, günümüzde aynı apartmanın çatısı altında yaşayan, akşam olunca aynı duvara sırtını yaslayan nice komşu, birbirini tanımamaktadır. Komşular birbirlerinden bir selamı bile esirgemekte, yaşanan acılar günlerce sonra duyulmakta, sevinçler dört duvar arasında kalmaktadır. Günümüz insanı, dünya telaşı içinde koşarken ruhunu ve gönlünü ihmal etmekte, dertlerine derman olabilecek komşuluk ilişkilerini gözden kaçırmaktadır. Komşuluğun zayıflamasıyla birlikte, maalesef birbirimizi tanıma, anlama, hoş görme, affetme gibi güzel vasıflarımız da kaybolmaktadır.
Geliniz bu Cuma vakti, müminler olarak komşuluk ahlakına ve hukukuna ne derece riayet ettiğimizin muhasebesini yapalım. Komşularımıza sıcak ve samimi bir selam verip, çocukların hatırını sormayı, gençlere güler yüz göstermeyi ihmal etmeyelim. Komşularımızın kederine ve sevincine ortak olalım. “Komşusunun, şerrinden emin olmadığı kimse cennete giremez”[5] buyuran Peygamber Efendimizin ne kadar ciddi bir uyarıda bulunduğuna dikkat kesilelim. Elimizden ve dilimizden komşularımızın zarar görmemesi için azami derecede hassasiyet gösterelim. Peygamberimizin “Komşusu açken tok yatan kimse hakkıyla iman etmiş sayılmaz”[6] hadisini mihenk kabul edelim. En son hangi komşumuzu ziyaret ettik ya da hangi komşumuzu evimizde ağırladık? Kendimize soralım.
Komşularla iyi ilişkiler kurmak, tıpkı ibadet etmek gibi, imanımızın gereğidir. Komşuluk ilişkilerimizde sevgi, saygı, yardımlaşma ve dayanışma duygusunu hâkim kılmak, ahlakımızın gereğidir.
Kendimiz için iyilik adına ne istiyorsak komşumuz için de onu isteyelim. Kendimize yapılmasını arzu etmediğimiz kötülükten komşumuzu da muhafaza edelim. Bedenlerimizle birlikte kalplerimiz de komşu olsun.



[1] Nisâ, 4/36.
[2] Dârimî, Siyer, 3; Tirmizî, Birr, 28.
[3] Tirmizî, Birr, 28.
[4] İbn Mâce, Zühd, 24; Tirmizî, Zühd, 2.
[5] Müslim, Îmân, 73.
[6] Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, X, 7.

Kaynak: http://www2.diyanet.gov.tr/dinhizmetlerigenelmudurlugu/sayfalar/hutbelerlistesi.aspx


İnsan hayatının tüm renklerini bir araya getirmeyi amaçlayan Hayata Dokunmalı, sizler için en güzel ve yararlı içerikler sunuyor. Siz de bize içerik önerebilir, hatta site yazarı olabilirsiniz. Bunun için bizimle iletişime geçmeniz yeterlidir.